İsa bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirince öğrencilerinden biri
O'na, «Rab» dedi, «Yahya'nın kendi öğrencilerine öğrettiği gibi sen de
bize dua etmesini öğret.»
2İsa onlara dedi ki, «Dua ettiğiniz zaman şöyle deyin:
`Baba, adın kutsal kılınsın.
Egemenliğin gelsin.
3Her gün bize gündelik ekmeğimizi ver.
4Günahlarımızı bağışla.
Çünkü biz de bize karşı suç işleyen herkesi
bağışlıyoruz.
Ayartılmamıza izin verme.'»
5-7Sonra onlara şöyle dedi: «Sizlerden birinin bir arkadaşı olur da
gece yarısı ona gidip, `Dostum, bana üç ekmek ödünç ver. Dostlarımdan
biri yoldan geldi, onun önüne koyacak bir şeyim yok' derse, öbürü
içerden, `Beni rahatsız etme! Kapı artık kapandı, çocuklarım da
yanımda yatıyor. Kalkıp sana bir şey veremem' diye cevap verir mi hiç?
8Size şunu söyleyeyim, arkadaşlık gereği kalkıp ona istediğini vermese
bile, adamın yüzsüzlüğünden ötürü kalkar, ihtiyacı neyse ona verir.
9«Ben size şunu söyleyeyim: dileyin, size verilecek; arayın,
bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. 10Çünkü her dileyen
alır, arayan bulur, kapıyı çalana kapı açılır.
11«Aranızda hangi baba, ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık
isterse ona balık yerine yılan verir? 12Ya da yumurta isterse ona
akrep verir? 13Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel
armağanlar vermeyi biliyorsanız, gökteki Baba'nın, kendisinden
dileyenlere Kutsal Ruh'u vereceği çok daha kesin değil mi?»
14İsa adamın birinden dilsiz bir cini kovuyordu. Cin çıkınca adamın
dili çözüldü. Halk hayret içinde kaldı. 15Ama içlerinden bazıları,
«Cinleri, cinlerin reisi Beelzebub'un gücüyle kovuyor» dediler.
16Bazıları ise O'nu sınamak amacıyla gökten bir belirti göstermesini
istediler.
17Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: «Kendi içinde
bölünmüş her ülke yıkıma uğrar, kendi içinde bölünmüş her ev yıkılır.
18Şeytan da kendi içinde bölünmüşse, onun egemenliği nasıl ayakta
kalabilir? Siz, benim Beelzebub'un gücüyle cinleri kovduğumu
söylüyorsunuz. 19Eğer ben cinleri Beelzebub'un gücüyle kovuyorsam,
sizin adamlarınız kimin gücüyle kovuyorlar? Sizi bu durumda kendi
adamlarınız yargılayacak. 20Ama ben cinleri Tanrı'nın eliyle
kovuyorsam, Tanrı'nın Egemenliği üzerinize gelmiş demektir.
21«Tepeden tırnağa silahlanmış güçlü bir adam kendi evini koruduğu
sürece, malları güvenlik içinde olur. 22Ne var ki, ondan daha güçlü
biri saldırıp onu alt ettiğinde güvendiği bütün silahları elinden alır
ve mallarını yağmalayarak bölüştürür. 23Benden yana olmayan bana
karşıdır, benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir.
24«Kötü ruh kişinin içinden çıkınca kurak yerlerde dolanıp huzur
arar. Bulamayınca da, `Çıktığım eve, kendi evime döneyim' der. 25Eve
gelince orayı süpürülmüş ve düzeltilmiş bulur. 26Bunun üzerine gider,
kendisinden kötü yedi ruh daha alır ve eve girip yerleşirler. Böylece
o kişinin son durumu ilkinden beter olur.»
27İsa bu sözleri söylerken kalabalığın içinden bir kadın O'na, «Ne
mutlu seni taşımış olan rahme, seni emzirmiş olan memelere!» diye
seslendi.
28İsa, «Daha doğrusu, ne mutlu Tanrı'nın sözünü dinleyip
uygulayanlara!» dedi.
29Çevredeki kalabalık büyürken İsa konuşmaya başladı. «Şimdiki kuşak kötü bir kuşak» dedi. «Doğaüstü bir belirti istiyor, ama ona Yunus'un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek. 30Yunus nasıl Ninova halkına bir belirti olduysa, İnsanoğlu da bu kuşak için öyle olacaktır. 31Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşağın adamlarıyla birlikte kalkıp onları yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman'ınbilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman'dan daha üstün olan buradadır. 32Ninova halkı, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus'un çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus'tan daha üstün olan buradadır.
33«Hiç kimse kandil yakıp onu gizli bir yere ya da tahıl ölçeği altına koymaz. Tersine, içeri girenler ışığı görsünler diye onu kandilliğe koyar. 34Bedenin ışığı gözdür. Gözün sağlamsa, tüm bedenin de aydınlık olur. Gözün bozuksa, bedenin de karanlık olur. 35Öyleyse dikkat et, sendeki `ışık' karanlık olmasın. 36Eğer bütün bedenin aydınlık olur ve hiçbir yanı karanlık kalmazsa, kandilin seni ışınlarıyla aydınlattığı zamanki gibi, bedenin tümden aydınlık olur.»
37İsa konuşmasını bitirince bir Ferisi O'nu evine yemeğe çağırdı. O
da içeri girerek sofraya oturdu. 38İsa'nın yemekten önce yıkanmadığını
gören Ferisi şaştı.
39Rab ona şöyle dedi: «Siz Ferisiler, bardağın ve tabağın dışını
temizlersiniz, ama içiniz açgözlülük ve kötülükle doludur. 40Behey
akılsızlar! Dışı yapanla içi yapan aynı değil mi? 41Siz kaplarınızın
içindekini[j] sadaka olarak verin, o zaman sizin için her şey temiz
olur.
42«Ama vay halinize, ey Ferisiler! Siz nanenin, sedef otunun ve her
tür sebzenin ondalığını verirsiniz de, adaleti ve Tanrı sevgisini
ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine
getirmeniz gerekirdi. 43Vay halinize, ey Ferisiler! Havralarda en
seçkin yerlere kurulmaya, meydanlarda selamlanmaya bayılırsınız. 44Vay
halinize! İnsanların, farkında olmadan üzerlerinde gezindiği belirsiz
mezarlara benziyorsunuz.»
45Kutsal Yasa uzmanlarından biri söz alıp İsa'ya, «Öğretmenim,
bunları söylemekle bize de hakaret etmiş oluyorsun» dedi.
46İsa, «Sizin de vay halinize, ey Yasa uzmanları!» dedi. «İnsanlara
taşınması güç yükler yüklersiniz, kendiniz ise bu yükleri kaldırmak
için bir tek parmağınızı kıpırdatmazsınız. 47Vay halinize!
Peygamberlerin türbelerini yaparsınız, oysa onları sizin atalarınız
öldürmüştür. 48Böylelikle atalarınızın yaptıklarına tanıklık ederek
bunları onaylamış oluyorsunuz. Çünkü onlar peygamberleri öldürdüler,
siz de türbelerini yapıyorsunuz. 49İşte bunun için Tanrı'nın Bilgeliği
şöyle demiştir: `Ben onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim,
bunlardan kimini öldürecek, kimine zulmedecekler.' 50-51Böylece bu
kuşak, Habil'in kanından tutun da, sunakla tapınak arasında öldürülen
Zekeriya'nın kanına değin, dünyanın kuruluşundan beri akıtılan tüm
peygamberlerin kanından sorumlu tutulacaktır. Evet, size söylüyorum,
bu kuşak sorumlu tutulacaktır. 52Vay halinize, ey Yasa uzmanları!Bilgi kapısının anahtarını alıp götürdünüz. Kendiniz bu kapıdan
girmediniz, girmek isteyenlere de engel oldunuz.»
53İsa oradan ayrılınca, din bilginleriyle Ferisiler O'nu şiddetle
sıkıştırarak birçok konuda ağzını aramaya başladılar. 54Ağzından
çıkacak bir sözle O'nu tuzağa düşürmek için fırsat kolluyorlardı.